.
İÇERİK  
  HİZMETÇİLER
  SAHNELEME METNİ
  KAYNAK KULLANIMI HAKKINDA
  JEAN GENET
  SARTRE'DAN (ing)
  Oyun kişisini tanımak, anlamak
  SUÇLU OLMAYA DOĞMAK-SUÇLU OLMAYA CESARET EDEBİLMEK ...
  "HİZMETÇİLER"İN KRİMİNAL TARİHİ
  BILBOQUET
  PAPIN SISTERS
  HİZMETÇİLER-inceleme
  JEAN GENET’E JERRY TARTAGLIA’DAN DOKUNMAK
  VAROLUŞÇULUK
  GİYSİNİN YOK ETTİĞİ BEDEN
  GELENEKSEL TİYATRO VE UYUMSUZLUK TİYATROSU
  LANETİYLE AZİZLEŞMİŞ İNSAN
  EDEBİYAT İLE FELSEFE İLİŞKİSİ ÜZERİNE
  MERAKLISINA GÖRSELLER
  REFAKATLİ İNTİHARLAR
  GARDENAL
  THE UNKNOWN ROLE OF MADAME IN GENET'S LES BONNES
  ÇİFTE DELİLİK-MACBETH VE HİZMETÇİLER
  İNTİHAR
  CİNAYET
  MOTIVES of PARANOIAC CRIME
  SUÇ KAVRAMININ MENŞEİ VE GELİŞMESİ
  SUÇ VE KADIN
SUÇ KAVRAMININ MENŞEİ VE GELİŞMESİ

 

Ord.Prof.Dr. Sulhi DÖNMEZER

© www.kriminoloji.com 2002

Suç denilen olaya, yani belirli hareketlerin yasak fiillerden sayılmaları ile, bunları işleyenlerin çeşitli tepkilere konu olmalarına, devlet müessesesi şeklinde gelişmiş insan toplumlarının meydana çıkışından çok önce bile rastlanmıştır. Tarihte hiçbir toplum yoktur ki, orada belirli fiiller yasaklanmamış ve bunun karşılığı olarak ceza müeyyidesi var bulunmamış olsun. Suçlar toplumların sosyal, ekonomik ve manevi şartlarına göre şekillenmiştir.

Toplumbilim (sosyoloji) kişinin, iştirakçisi olduğu toplumun bilinçli bir üyesi olabilmesi, toplumsal kültürün gereklerine göre hareket edebilen bir kişilik kazanabilmesi için, sosyalleşmenin gerekli olduğunu belirtmektedir. Sosyalleşmenin gereğine uygun olarak gerçekleşmesi zorunludur. Sosyalleşmede ise başta gelen araç cezalandırma ve ödüllendirmedir.

İnsanlar ilkel devirlerde her şeyde bir ruh ve canlılık görmüş ve belirli fiil ve hareketlerin icra edilmemesine ilişkin emirleri, tabuların emri saymışlardır. Kötülük yapanları veya yapanları cezalandırmayanları sözü geçen kuvvetlerin, tabuların şiddetle cezalandıracaklarına, felâkete uğrayacaklarına inanılmıştır. Fakat bazı hallerde ilâhların, tabuları ihlâl edenleri hemen cezalandırmadıkları görüldüğünden toplumun müdahale ile kuralı ihlâl edeni cezalandırması zorunlu sayılmış ve böylece toplumun felaketlerden, kıtlıktan korunabileceği kabul edilmiştir.

Sonradan suç, dini esaslarla tanımlanmış, topluma zarar veren fiil ve hareketlerin aynı zamanda birer günah teşkil ettiği ve Allah’ın iradesine karşı olduğu kabul edilmiştir. Zamanla  ve yüzyıllar içinde suç fikri gittikçe lâikleşmiş ve suçun zarar veren kişi ile toplum arasındaki ilişkileri ilgilendirdiği görüşüne varılmıştır.

18. yüzyılın başlangıcından itibaren suç fikri lâikleşmeye başlar ve suçun zarar veren kişi ile toplum arasındaki ilişkilerde aranması gerektiği fikri ortaya çıkar; bu düşünce kısa bir süre içinde yaygınlaşır. Gelişme, bazı yazarlarca, rasyonel bir suç kavramına yönelinmesi olarak ifade edilmiştir.

Suç fikrinin rasyonelleşmesinin asıl anlamı başta devletin, tekel bir yetkinin sahibi olarak suçları belirlemek ve ceza vermek hakkını elinde tutması, daha doğrusu eline almasıdır. Bu gelişmenin yüzyıllar boyu devam eden insanlık dışı ve dehşet verici uygulamalar sonunda ortaya çıktığını ise tarih göstermektedir.

Uzun yüzyıllar sonra böylece rasyonel bir suç kavramına ulaşılırken, ilkel esaslar daima etkisini göstermeye, varlıklarını hissettirmeye devam etmişlerdir. Bugün ceza kanunlarındaki bazı suç tariflerinin kökenini ilkel devirlerde bulmak kabildir. Sosyal şartlar bugünde ilkel dönemlerinkine benzer şekiller alınca eski devirlerin hukukî müessese ve kavramlarının meydana çıktığı görülmektedir.

Bu günün kanun koyucuları, hiç şüphesiz, ilkel devirlerden gelen ve kalan âdet ve geleneklerle yetinmemekte ve çeşitli alanlardaki ilişkilere dayalı suçları koymaktadırlar.

Kanun koyucular, bugün, genel olarak, kamu sağlığını, güvenliğini ve tabiî kaynakları korumak, iş ve ticaret alanında uygunsuz ve hileli uygulamaları önlemek, devlet gelirlerini korumak maksatları ile suç koymaktadır. Günümüzde genel ahlâk ve âdabı korumak amacı ile suç koymak söyle dursun, hatta, bu konuda bazı fiilleri suç olmaktan çıkarmak (decriminalisation) yada bazı fiilleri sadece idarî tedbir ve müeyyidelerle karşılama (dépenalisation) yolu tutulmaktadır.

Türk kanun koyucusu da suç koyma faaliyetinde aynı maksatları izlemektedir. Ancak Türkiye’nin geçirdiği devamlı değişiklik rejimleri, vatandaşların davranışlarına şekil ve yön vermek maksadını güden ve bu maksatla suç koyan devrim kanunlarının da konulmasını gerektirmiştir.

Ancak kanun koyucunun belirli suçları yaratmak için koyduğu kanunların başarılı olabilmesi ve uygulanabilmesi kamuoyunun bunları tutmasına bağlıdır. Yeni suç koyan kanunların, çok kuvvetli olarak, kamuoyunca desteklenmesi gerekir. Bu sebeple esasında öteden beri var olan bir örf ve âdete dayanan kanunlar çok daha başarılı olarak uygulanırlar.

DİPNOTLAR:

 

 

Ord.Prof.Dr. Sulhi Dönmezer’in bu yazısı kendisine ait “Kriminoloji” kitabından alınmıştır. 8.bası, Beta, İstanbul, 1994, s.55,56

Bk. Sulhi Dönmezer, Toplumbilim, 11. bası, İstanbul, 1984

Reckless, The Crime Problem, second edit, New York, 1955, s.20

Edwin H. Sultherland-C.E. Gehlke, Crime and Punishment (Recent Social Trends in the United States, New York, 1933, s.1116 ve son. Zikreden Reckless, 20)

Bu kavramlar için bk. Sulhi Dönmezer, Ceza Adalet Reformunun İlkeleri (Ceza Adalet Reformu İlkeleri Sempozyumu, 24-26 Şubat 1972, İstanbul, 1972, s.1 ve son.)

Bk. Sulhi Dönmezer, Toplum bilim, 11 bası, İstanbul, 1994

 

HAKKINDA  
 

HİZMETÇİLER


CLAIRE : SELİN TÜRKMEN

SOLANGE : BERNA ADIGÜZEL 

HANIMEFENDİ : ÖZGE O'NEILL 
 
_________________________

Yazan: Jean GENET

Çeviren: Salah BİRSEL 

Ortak Reji Çalışması

Dramaturg: Sinem ÖZLEK

Dekor: Cihan AŞAR

Kostüm: Onur UĞURLU

Işık: Murat İŞÇİ

Müzik: UTKU AKINCI


Süpervizör: Engin ALKAN
_________________________


 İLK GÖSTERİM: 21 EKİM 2009  



 
İLETİŞİM  
 
 
Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol